Şizofren Hastasının Cezai Ehliyeti Var Mı ?

Sinan

New member
Merak Edenlere Selam, Bir Konu Getirdim

Sevgili forumdaşlar, bu akşam sizlerle uzun süredir kafamı kurcalayan bir meseleyi paylaşmak istiyorum. Hepimizin az çok duyduğu ama derinlemesine pek konuşmadığı bir konu: Şizofren hastalarının cezai ehliyeti var mı? Hem bilimsel kaynaklardan yararlanarak hem de günlük hayatta anlaşılır bir dille konuyu aktarmak istiyorum. Çünkü bu mesele sadece hukukçuların ya da doktorların değil, toplumun her bireyinin ilgisini hak ediyor.

Cezai Ehliyet Nedir?

Öncelikle temel bir tanımla başlayalım. Cezai ehliyet, bir kişinin işlediği fiilin hukuki sorumluluğunu üstlenebilme yeteneğidir. Yani kişi, yaptığı eylemin doğru veya yanlış olduğunu anlayabiliyor mu, sonuçlarını kavrayabiliyor mu ve davranışlarını buna göre yönlendirebiliyor mu?

Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre, akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiler cezai ehliyete sahip değildir. Bu noktada şizofreni, tartışmanın merkezinde yer alır.

Şizofreni Nedir?

Şizofreni, bir tür “gerçeklikten kopma” hastalığıdır. Beynin algı, düşünce ve duygularını etkileyen ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. Kişiler halüsinasyonlar görebilir, sanrılar yaşayabilir ve bazen gerçekle hayali ayırt edemeyebilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %1’i bu hastalıktan etkilenmektedir.

Araştırmalara göre, şizofreni atak dönemlerinde kişiler kendi davranışlarını kontrol etmekte ciddi zorluk yaşarlar. Ancak remisyon dönemlerinde yani hastalık belirtileri hafiflediğinde günlük hayatlarını büyük oranda sürdürebilirler. İşte cezai ehliyet tartışması da tam bu noktada yoğunlaşır.

Bilimsel Bakış: Erkeklerin Analitik Yorumu

Birçok erkek forumdaşımızın veri ve analiz odaklı bakış açısıyla şunu söyleyebiliriz: Adli psikiyatri araştırmaları, şizofreni hastalarının cezai ehliyetinin mutlak bir şekilde “var” ya da “yok” şeklinde değerlendirilemeyeceğini ortaya koyuyor.

Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmada, şizofreni hastalarının suç davranışları genellikle hastalık dönemleriyle ilişkili bulunmuş. Özellikle paranoid şizofreni tipinde, kişi kendisini tehdit altında hissedip saldırgan davranış gösterebiliyor. Bu durumda failin cezai ehliyetinin varlığını, olay anındaki psikiyatrik durumu belirliyor.

Yani erkeklerin analitik sorusu şu oluyor: “Bir kişi eylemi gerçekleştirdiği sırada, gerçekliği değerlendirme yeteneğine sahip miydi?”

Empatik Yorum: Kadınların Sosyal Bakışı

Kadın forumdaşlarımızın empati odaklı bakış açısı ise meseleyi biraz daha toplumsal düzlemde ele alıyor. Şizofreni sadece bireyin değil, ailesinin, çevresinin ve toplumun da yaşamını etkiliyor.

Araştırmalar, şizofreni hastalarının işlediği suçların büyük çoğunluğunun “tedaviye erişim eksikliği” ve “toplumsal dışlanma” ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Yani çoğu zaman mesele sadece bireyin iradesi değil, aynı zamanda toplumun onu yalnız bırakıp bırakmadığı.

Kadınların empatik sorusu şu oluyor: “Eğer bu insanlar zamanında destek alsaydı, bu suçlar hiç işlenir miydi?”

Hukuki Çerçeve

TCK’ya göre, eğer kişi şizofreni nedeniyle fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamıyorsa cezai ehliyeti yoktur ve ceza verilmez. Bunun yerine güvenlik tedbiri uygulanır, yani kişi bir sağlık kurumuna yatırılır.

Ancak bu noktada hâkimlerin ve adli tıp uzmanlarının değerlendirmesi devreye giriyor. Fail olay sırasında bir sanrı içindeyse cezai ehliyet yok kabul edilir. Ama hastalığın remisyon dönemindeyse ve eylemi bilinçli bir şekilde işlediyse, cezai ehliyet kısmen veya tamamen var sayılabilir.

Toplumun Gözüyle

Toplumda genelde şu iki uç görüşle karşılaşıyoruz:

1. “Şizofren hastası suç işlediyse, ceza almalı.”

2. “Şizofren hastasıysa kesinlikle sorumlu tutulamaz.”

Ama gerçek, bu iki görüşün ortasında bir yerde. Çünkü ne tüm şizofren hastalar cezai ehliyetten muaftır, ne de tümü sorumludur. Olay anındaki ruhsal durum belirleyici faktördür.

Merak Uyandıran Sorular

Şimdi sizlere birkaç soru bırakmak istiyorum:

- Sizce, bir insan gerçekle bağını koparmışken işlediği suçta cezai sorumluluğu olmalı mı?

- Cezai ehliyetin bilimsel değerlendirmesinde, psikiyatristlerin mi yoksa hâkimlerin mi son sözü söylemesi daha adil olur?

- Toplum olarak şizofreni hastalarını dışlamak yerine desteklesek, suç oranları azalır mı?

Sonuç: Bilim ve İnsanlık Arasında

Şizofreni ve cezai ehliyet konusu, bilimsel olduğu kadar insani bir meseledir. Erkeklerin analitik, kadınların empatik bakış açıları aslında birbirini tamamlıyor. Bir yanda veriler ve hukuk var; diğer yanda hayatın dokunduğu kalpler.

Belki de asıl mesele, cezalandırmakla korumak arasında doğru dengeyi bulmak. Çünkü unutmayalım: Şizofreni hastaları suçun kaynağı değil, çoğu zaman sistemin görmezden geldiği bir sonuçtur.

Sevgili forumdaşlar, sözü size bırakıyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Cezai ehliyet, sadece bilimsel bir tanım mıdır, yoksa aynı zamanda vicdanın da karar vermesi gereken bir nokta mı?