Bilim İnsanları, Yeni Bir Yaşlanma Süreci Keşfetti
Ölümsüzlük, tarih boyunca insanlığın en çok istediği özelliklerden biri olmuştur. Daha evvel pek çok çalışma ölümsüzlüğün mümkün olabileceğine dair bulgular elde etmiş olsa da şimdi bu türlü bir keşiften bahsetmek mümkün değil. Pekala ölümsüzlüğü şimdilik bir kenara bırakıp öbür bir soru soralım; hepimizi kaçınılmaz sona hazırlayan yaşanmayı geciktirmek mümkün mü?
Bu bahiste yeni bir çalışma gerçekleştiren Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları, yaşlanma sürecinin yavaşlatılabileceğine ya da ertelenebileceğine dair bulgular elde ettiler. Tesir altında bırakılmaya daha müsait oldukları için maya hücreleri üzerinde gerçekleştirilen çalışmada var olan iki yaşlanma cinsine ek bir üçüncü yaşlanma tipi keşfedildi.
Maya hücreleri temel olarak iki başka süreç ile yaşlanırlar. Bunlardan birincisi, çekirdekçik olarak da bilinen nükleolusların ayrıştığı ribozomal DNA süreci. Başkası ise mitokondrinin daha fazla etkilendiği ve heme moleküllerinin biriktiği ve transkripsiyon geçirdiği süreç. Bununla birlikte bilim insanları, yeni çalışma sırasında Ribozomal DNA sürecine tesirde bulunan lizin dehidroliz Sir2’nin çok ekspresyonunun ortalama ömür müddetine tesir eden üçüncü bir yaşlanma süreci ortaya çıkardığını keşfettiler.
Lizin dehidroliz Sir2’nin çok ekspresyonu ile elde edilen üçüncü yaşlanma süreci, tüm hücrelere uygulanabilmesi halinde yaşlanma sürecini erteleme, dolayısı ile ortalama ömür müddetini uzatma potansiyeli taşıyor. Yeniden de insanlarda ömür mühletini uzatmak, yaşlanmayı geciktirmeyi mümkün kılmak için bilim insanlarının önünde hala çok uzun bir yol bulunuyor.